Arama ve Kurtarmaya Giriş
Arama ve Kurtarma (AK), herhangi bir doğal veya insan kaynaklı afet esnasında acil yardıma ihtiyacı olan kimselerin yerini tespit etme, gerekirse ilk yardım uygulama ve daha kapsamlı yardım alabilecekleri güvenli bir yere nakletme faaliyetleri olarak tanımlanmaktadır. Kısaltma olarak İngilizce
Search And Rescue kavramından oluşturulan SAR kısaltması kullanılır. Bazı
arama ve kurtarma ekipleri, kurtarma sonrası bakım ve barınma olanaklarının sağlanmasında da kazazedelere yardımcı olurlar. Arama ve kurtarma faaliyetleri esnasında insanların ve özel eğitimli hayvanların yanı sıra, basit araç-gereçlerden özel donanımlı hava, kara ve deniz taşıtlarına kadar çok çeşitli ekipmanlardan yararlanılmaktadır.
Arama ve kurtarma ekipleri facianın türüne göre daha çabuk ve etkili hizmet sunabilmek için çeşitli alt sınıflara ayrılmıştır. Bunların arasında; dağ, deniz, deprem, sel, yeraltı ve çatışma bölgesi arama ve kurtarma ekipleri sayılabilir.
Dünyanın en eski kayıt altına alınmış AK çabalarının biri, Avustralya’nın batı kıyısı açıklarında batan Hollanda bandıralı Vergulde Draeck isimli ticaret gemisinde mahsur kalan denizciler için yapılmıştır. Kurtarma için üç ayrı ekip harekete geçmişse de hiçbirisi de başarılı olamamıştır.
29 Kasım 1945 tarihinde, bir Skorsky helikopteri, R-5 ve Breeze tarafından ortaklaşa geliştirilen deneysel bir vinç kullanılarak, tarihin ilk sivil helikopter kurtarma operasyonu gerçekleştirilmiştir. Kurtarma esnasında geminin batmasına rağmen tüm mürettebat kurtarılmıştır.
1983 yılında, 269 yolcusu ile Kore Hava Yollarına ait bir uçak Sahalin yakınlarında bir Sovyetler Birliği’ne ait savaş uçakları tarafından vurulmuştur. Uluslararası sularda ABD, Güney Kore ve Japonya tarafından, ABD, Güney Kore ve Japon gemi ve uçakları tarafından arama ve kurtarma operasyonu başlatılmıştır. Ancak bu uçak yolcu ve mürettebatından kurtulan olmamıştır.
Temmuz 2009'da, Fransız Hava Yollarına ait bir yolcu uçağı Atlantik Okyanusu'nun ortasında kaybolmuş uluslararası bir arama ve kurtarma çalışması başlatılmışsa da, kimse kurtarılamamıştır.
Başbakanlık Afet ve Acil durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yayımlanan Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü’ne göre Arama (serch); Afet ve acil durumlarda afetzede veya kazazedenin yerinin belirlenmesine yönelik yapılan çalışma ve Arama ve Kurtarma Kurtarma (search and rescue); Afet nedeniyle güç durumda kalmış insanların, özel olarak eğitilmiş ve donatılmış resmî veya özel ekipler tarafından aranması, bulunması ve kurtarılmasına yönelik çalışma olarak tanımlanmaktadır.
Türk Arama ve Kurtarma Yönetmeliği’ne göre ise, Arama ve Kurtarma (AK); hava ve deniz vasıtalarının karada, havada, su üstünde ve su altında tehlikeye maruz kalması, kaybolması veya kazaya uğraması hâllerinde bu vasıtalardaki şahısların her türlü araç, özel teçhizat veya kurtarma birlikleri kullanılarak ve kurtarılması işlemini, Kazazede; AK tanımı kapsamında olan ve bulundukları mahalde yaşamı tehlikede bulunan kişiyi, Arama ve kurtarma birliği/ekibi; Özel malzeme ve ekipman ile donatılmış, özel olarak arama/kurtarma ve yardım eğitimi almış, afet ve acil durumlara müdahale edebilen profesyonel personelden teşkil edilmiş birlik/ekibi, ifade etmektedir.
Türkiye’de sık sık doğal afetler, endüstriyel kazalar ve trafik kazaları gibi acil durumlar meydana gelmekte ve buna bağlı olarak
arama kurtarma çalışması yapılması gerekmektedir. Türkiye’nin, en yıkıcı doğal afet olan deprem kuşağında yer aldığı ve deprem dışında da su baskınları, heyelanlar, çığ, kaya düşmesi ve yangınlarla sürekli karşı karşıya kalmaktadır. Dünyanın en önemli deprem kuşaklarından biri üzerinde bulunan Türkiye’nin yüzölçümünün %42’si I. derece deprem bölgesi üzerinde bulunmaktadır. %24’ü ise II. derece deprem bölgesindedir. Başka bir deyişle topraklarının %66’sı depremin olabileceği bölgede yer almaktadır. Bu bölgede yasayan nüfus ise toplam nüfusun %70’i olup bunlar çok yüksek sismik risk altında yaşamaktadır. Ayrıca sanayi tesislerinin %98’i barajların da %92’si deprem bölgelerinde bulunmaktadır. Son 70 yıla ait kayıtların ortalamasına göre, depremler sonucu Türkiye’de yılda 1000 insan hayatını kaybetmekte, 2100 insan yaralanmaktadır.
Bu kaba verilerle Türkiye, dünyanın depremden etkilenen ülkeler listesinde, benzer şekilde iş kazaları ve sonuçlarında olduğu gibi, ilk sıralarda yer almaktadır.
Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıklarına ait istatistiklerin toplanıp yayımlanması Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) sorumluluğundadır. 6331 ve 5110 sayılı kanunlara göre sigortalı çalışanların uğradığı tüm iş kazalarının SGK’da raporlama ve kolluk kuvvetlerine bildirim sorumluluğu işverene aittir. Bu bildirimler SGK tarafından Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tanımları ve Avrupa Birliği istatistik metodolojisi esas alınarak yıllık olarak derlenip sınıflandırılmakta ve ilgili taraflarla paylaşılmaktadır. Ülkemizde, 2013 SGK istatistiklerine göre yaklaşık 18,9 milyon sigortalı (geçici çalışanlar, sigortalı ev kadınları, muhtarlar, tarım, işsizler vb. dâhil) ve 1.666.738 adet işyeri bulunmaktadır. Burada ilginç olan, 2013 yılındaki kaza sayılarının geçmiş yıllara göre yaklaşık 2,5 kat artmış olmasıdır. SGK raporunda bu artış şu şekilde açıklanmaktadır: İş kazası vaka sayıları: 2012 ve öncesi yıllarda iş kazası geçiren sigortalı sayılarına ait istatistikler verilirken ödemesi yapılıp kapatılan iş kazası vaka sayıları esas alınmaktaydı. 2013 yılından itibaren iş kazası bildirim formunun elektronik ortamda alınmaya başlanması ile iş kazası geçiren tüm sigortalı sayılarına ait veriler Avrupa Birliği standartları da (ESAW) dikkate alınarak verilmeye başlanılmıştır. ESAW metodolojisine göre iş kazası sonrası işe başlama kazadan sonraki 5. günde meydana gelmiş ise bu iş kazası istatistiklere yansıtılmaktadır. Türkiye’deki iş kazalarının yaklaşık yarısı, ölümlerin ise %67’si dört işkolunda meydana gelmiştir. Bunlar madencilik, metal/makine, kara taşımacılığı ve inşaat iş kollarıdır.
Bu kapsamda ifade edilen Arama ve Kurtarma (AK) kavramı ise; Afet, trafik kazası ve iş kazası gibi acil durumlar nedeniyle güç durumda kalmış insanların, özel olarak eğitilmiş ve donatılmış resmî veya özel ekipler tarafından aranması, bulunması ve kurtarılmasına yönelik çalışmaları kapsamaktadır.